18 Nisan 2007 Çarşamba

ŞEYMANIN YAZISI

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıylaBöyle başlamıştın İran Kisrası’na gönderdiğin davet mektubuna. Sinirlenmişti; nasıl olur da Allah’ın ismi kendi isminden önce gelirdi?(!) Oysa bilmiyordu ki; ondan önce Allah vardı. Allah dilemese o, hiç olmazdı. Kördü; görmüyordu, sağırdı; duymuyordu.Ve şimdi… Nice körler, sağırlar var şu dünyada. Dillerde, sayfalarda, gönüllerde geri planda kalmış “isimleri” bile kıskanır oldular. Yazdılar, çizdiler; yetmedi sövdüler. Zalimlerle başa çıkamaz, onlara güç yetiremez olduk.Dünya! Başımızı döndürmüş, düşüncelerimize hâkim olmuş, dizginleri eline almış. İnsanlar onun esiri olmuş artık. “Baki” olanı unutup ”fani” yi mesken edinmiş kendine. “Fani” olanı sevmiş, istemiş “Baki” olan yerine. Onun kurallarını kural edinmiş; boşlamış dinini, ibadetlerini. Aydınlıkta gözlerini kapatmış birisi ”Doğru yol burası!” diyor. Hâlbuki açsa gözlerini, görecek asıl doğruyu… Ve ona inana insanlar, göz göre göre çıkmaza sürükleniyor.Cahiliyyeyi yaşıyorum adeta! İnsanların fevc fevc yanlışa sürüklendiği, manevi ahlakî değerlerin yok olduğu, gayri meşru işlerin normal karşılandığı ve bütün bunların “cahillik” değil “medeniyet” adı altında toplandığı bir cahiliyyeyi yaşıyorum. Bozuk pusulalarla doğruyu bulmaya çalışan insanlar şaşkın! Onların Kutup Yıldızı’na ihtiyaçları var. Doğruyu gösterecek biri gerek. Sen göstermiştin cahiliyyedekilere doğruyu; bize de bir Nebi gerek; sen gereksin!Sana nasıl seslenmem gerektiğini bilmiyorum. Belki de Bilâl-i Habeşi’den kalma duygular engelliyor söylememi. Söylesem sanki gözlerimden akan yaşa mani olamayacak gibi… Tıpkı onun gibi! Belki de söyleyecek yüzü bulamıyorum kendimde. Değil adını söylemek sana “sen” derken bile içim titriyor.Öyle ihtiyacımız var ki sana; sesine, yüzüne… Bir saniyelik bakışına, ardından gelen tebessümüne. Bu hayâsız zulüm karşısında teselline. Kurtlar sofrasında kuzu oldu inananlar! Yeri geldi gerici oldu; yeri geldi örümcek kafalı! Bazen ilminden oldu dini uğrunda, bazen işinden… Bazen ise pes etti, boyun eğdi zulümlere, baskılara. Taviz verdi dininden. Biz biliyoruz ki sen bile nice eziyetler gördün, ama pes etmedin. Ve yine biliyoruz ki “kâfirler istemese de Allah nurunu tamamlayacaktır”Ve son olarak;“Ahirette bana en yakınınız, bana en çok salâvat getireninizdir” demiştin. Salât ve selam sana, hamd seni bize, selam sana ulaştırana olsun…(ÂMİN)ŞEYMA

Hiç yorum yok: